Mein Einstieg in ‚Afrika‘.
Von 1986 bis 1991 habe ich im KUNSTGEWERBE MUSEUM BERLIN in der Alarmwache gearbeitet. Das war mein Sprungbrett zum ethnologischen Museum in die Abteilung Afrika als Studiensammlungsverwalter. Meine Kenntnisse für diese Tätigkeit waren gleich null. Was mich dorthin gebracht hat das waren wahrscheinlich meine guten Referenzen für meinen Handwerklichen Lernberuf, Ordnungssinn, technisches Verständnis und Beständigkeit. Genau das war auch das wichtigste, was ich für diesen Job brauchte. Ich merkte sehr schnell, dass ich eine Sammlung mit chaotischen Zuständen übernommen hatte. Ich sollte daraus
*eine ordentliche Studiensammlung sortiert nach Herkunft und Themen schaffen,
*Studenten und Schüler zu betreuen,
*75.000 Sammlungsstücke vor schädlichen Einflüssen schützen,
*Wissenschaftlern und anderen Afrikanisten zu gewünschten Objekten führen.
Mein wissenschaftlicher Vorgesetzter war mit vielen anderen Tätigkeiten, wie z.B. Ausstellungen, Forschungsreisen nach Kamerun, Tanzania und vielem mehr beschäftigt.
Er ließ mich, wenn er überhaupt vor Ort war, weitgehend frei gewähren. Was aber auch bedeutete, dass er für Sachfragen nicht zur Verfügung stand. So lernte ich aus vielen Quellen selbst Informationen zu sammeln. Dadurch erlangte ich eine selbstbewusste Eigenständigkeit. Konnte bei Diskussionen fundamentiert argumentieren. Dies war kein Job sondern eine Berufung. Aus unserer Hausbibliothek bekam ich einige Bücher, welche ich brauche um die nötigen Grundkenntnisse zu erwerben. Diese wurden mir dann auf Dauer ausgeliehen. Aber ich durfte sie nicht mit nach Hause nehmen.

Es gab damals auch keinen Computer. Karteikarten mit Schreibmaschine und analoge Recherchen waren meine Werkzeuge.
My entry into 'Africa'.
From 1986 to 1991 I worked on the alarm watch at the KUNSTGERWERBE MUSEUM BERLIN. That was my springboard to the ethnological museum in the Africa department as a study collection manager. My knowledge for this job was zero. What got me there was probably my good references for my skilled craftsmanship, sense of order, technical understanding and consistency. That was exactly the most important thing I needed for this job. I realized very quickly that I had taken on a collection with chaotic conditions. I should create
*a proper collection of studies from it, sorted by origin and topics,
*to look after students and pupils,
*Protect 75,000 collection items from harmful influences,
*Lead scientists and other Africanists to desired objects.
My academic supervisor was busy with many other activities, such as exhibitions, research trips to Cameroon, Tanzania and much more. When he was there at all, he let me do my work largely freely. But that also meant that he was not available to answer factual questions. So I learned to collect information myself from many sources. This gave me self-confident independence. Was able to provide well-founded arguments in discussions. This was not a job but a calling. I got some books from our home library that I need to acquire the necessary basic knowledge. These were then loaned to me on a permanent basis. But I wasn't allowed to take her home. There were no computers back then either. Index cards with a typewriter and analogue research were my tools.
'Afrikaya' girişimim.
1986'dan 1991'e kadar KUNSTGEWERBE MUSEUM BERLIN zamanda üzerinde çalıştım. Bu, Afrika bölümündeki etnoloji müzesine çalışma koleksiyonu yöneticisi olarak katılma fırsatımdı. Bu is için bilgim sıfırdı. Beni oraya getiren şey muhtemelen yetenekli işçiliğim, düzen anlayısım, teknik anlayısım ve tutarlılığım konusundaki iyi referanslarımdı.Bu iş için ihtiyacım olan en önemli şey tam olarak buydu. Kötü bir şekilde sıralanmış bir koleksiyona baktığımı hemen fark ettim. Buradan
*uygun bir çalışma koleksiyonu oluşturmalıyım. Kökeni ve konu alanına göre sıralanır,
*üniversite öğrencilerini ve okul çocuklarını denetler
*75.000 koleksiyon ürününü zararlı etkilerden koruyun,
*Bilim adamlarını ve diğer Afrikalıları istenen nesnelere yönlendirin. Afrika'nın baş bilim adamı sergiler, Kamerun, Tanzanya'ya araştırma gezileri ve çok daha fazlası gibi birçok etkinlikle meşguldü. Oradayken işimi büyük ölçüde özgürce yapmama izin verdi. Ancak bu aynı zamanda onun gerçek soruları yanıtlamaya hazır olmadığı anlamına da geliyordu. Böylece birçok kaynaktan kendim bilgi toplamayı öğrendim. Bu bana özgüvenli bir bağımsızlık kazandırdı. Ben tartışmalarda sağlam temellere dayanan argümanlar sunabildi. Bu bir iş değil, bir çağrıydı. Ev kütüphanemizden gerekli temel bilgileri edinmem gereken bazı kitaplar borc aldım. Bunlar daha sonra bana kalıcı olarak ödünç verildi. Ama onu eve götürmeme izin verilmedi. O zamanlar bilgisayar da yoktu. Daktilolu dizin kartları ve analog arastırma benim araçlarımdı.
     weiter